23 Şub 2018

Yazar: Fatma Vildan Kaldırım

Ergenlik, 10-22 yaş arasında fiziksel ve hormonel değişimlerin hızlı olduğu, bu değişim sonucu ruhsal ve sosyal değişikliklerin de yüksek düzeyde olduğu insan gelişiminin en önemli dönemlerinden birisidir.

Bu dönemde ergenler ailelerinin tanıdığı eski çocuklarından çok farklı davranmaya başlarlar. Aile içindeki davranışları istikrarsızdır. Eskiden sorgulamadığı kural ve değerleri yanlış bulmaya başlarlar. Bunun gibi nedenlerden dolayı aile ile sürekli çatışma halinde olurlar. Duygularını yoğun yaşarlar; çabuk sinirlenirler, alıngan olurlar, çabuk hayal kırıklığına uğrarlar. Otoriteye karşı (anne-baba, öğretmen, müdür vs.) direnç gösterirler. İstemediği hiçbir şeyi kabul etmezler.

Onlar için arkadaşları ve bir grubun parçası olmak önemli olmaya başlar. Karşı cinse karşı yoğun ilgi gösterirler.

Kısacası ergenler bireyselleşmeye, kimlik edinmeye, anne-babadan bağımsızlaşmaya çalışırlar. Ve bu süreçte kendileri, aile ve çevreleri ile problemler yaşarlar. Bu problemler de her iki tarafa da zararlar verebilir.

Çekirdek aile yapısının giderek yaygınlaştığı ülkemizde aile üyelerinin akşamları bir araya gelmesi ile başlayan iletişim; problemlerin konuşulduğu, yaşanan olayların aktarımı daha kısıtlı zamanlarda gerçekleşiyor. Bu nedenle iletişimin kısıtlı zamanlarda en fazla ve en net biçimde uygulanması gerekiyor.

Ebeveynlerin çoğu, çocuklarının bu dönemde onlar ile bir şey paylaşmadıklarından ve çocuklarının onları dinlemediklerinden şikâyetçidirler. Genelde aileler öğüt vererek ergenlerini kontrol altına alma konusunda ısrarcı olsalar da aslında bu davranış çocuklarında ters etki doğurabiliyor.

Çocuklarla olan iletişim açısından anne-abaların iyi bir dinleyici olmaları çok önemlidir. Ergenler mutsuz olduklarında bile ebeveynleri ile konuşmasını sağlayacak bir iletişim tarzı geliştirmek gerekir. Anne-babanın onları anlamaya çalışması da bir diğer unsurdur.

Aslında ergenler, bu davranışlar ile söyleyemediklerini, yaşadıkları dönemi aktarmaya çalışırlar. Onlara bu konuda;

Öğüt vermeden,
Öfkelenmeden,
Yargılamadan,
Söz kesmeden,
Etiketlemeden,
Tamamen dikkati ergeni dinlemeye vererek,
Ergeni anlamaya çalışarak,

Yol gösterici olmak gerekir.
Ergenin ihtiyacı olan şey eleştiri değil anlayıştır.
Ebeveynler çocukları ile şakalaşmalı ancak alay etmemelidir.
Ergenin sırlarına saygı gösterilmeli ve sırları başkaları ile paylaşılmamalıdır.
Küçük hatalar görmezden gelinmeli, büyük hatalar etkili bir iletişim ile tartışılmalıdır.
Asla kıyaslama yapılmamalıdır. Unutmayın her çocuk biriciktir.

Çocuğun ailesine karşı korku yerine güven ve saygı duyması kendi davranışlarını kontrol etmesindeki en büyük etkendir. Ergen, anne-babasının desteğini ve güvenini her zaman hissetmelidir. Hatalarının sorumluluğunu kendisinin alması gerektiğini bilmelidir.

Onlarla Beraber Yaşamayı Onlar İçin Yaşamaya Tercih Edin.

Unutmayın ki Tekrarlanan Emir Etkisini Yitirir.