21 Kas 2018

Yazar: Özge Gökhan Kır

Cinsel isteksizlik, cinsel sorunlar arasında en yaygın olarak görülen sorundur. Görülme oranı % 40 tır. Halk arasında cinsel soğukluk olarak da bilinen cinsel isteksizlik, cinsel isteğin hiç olmaması ya da az olması olarak tanımlanır.

Kadınlarda cinsel isteksizlik eşler arasında ciddi problemlere yol açmaktadır. İsteksizlik yaşayan kadın cinsellikten kaçmaya başlar; mümkün olduğunca eşinden de uzaklaşır. Eşiyle birlikte yatmak istemez, daha sonra yatabilmek için geç saatlere kadar kendine meşguliyetler bulur, çocuğuyla yatar… Bu durum eşler arasında gerginliğe, çatışmaya, öfkeye neden olur. İsteksizlik yaşayan hanımların eşlerinde, “ eşim beni yetersiz buluyor, beni beğenmiyor, beni istemiyor” şeklinde, benlik algısını da sarsan olumsuz düşünceler oluşur. Bu olumsuz düşüncelerin etkisiyle erkek, eşine karşı hırçın bir tutum içine girebilir.

Kadınlarda cinsel isteksizliğin ortaya çıkışında fiziksel, psikolojik, sosyo- kültürel faktörler başta olmak üzere çeşitli faktörlerin etkisi olduğu görülmektedir.

Hormonel bozukluklar, hamilelik ve emzirme dönemi, ilaçların yan etkisi, vajinal kuruluk, ağrılı cinsel ilişki, menopoz cinsel isteksizliğe neden olan tıbbi faktörlerden bazılarıdır.

Sosyo- kültürel nedenlere baktığımızda, toplumda yaygın- yanlış inançların, kadınlarda temelde var olan cinsel isteğin baskı altına alınmasına neden olduğunu görmekteyiz. Örneğin: “ istekli kadın azgın kadındır; namuslu kadın eşinden cinsel ilişki talebinde bulunmaz; ilişki sadece erkeğin ihtiyacıdır, kadın erkeğe karşı bir görevini yerine getirir sadece; cinsellik pis, ayıp, günah bir eylemdir” gibi yanlış algı ve inançlar cinsel isteksizlikteki temel etkenlerdendir.

Kadınlarda cinsel isteksizliğe yol açan psikolojik nedenler çok çeşitlidir: Geçmişte yaşanan cinsel taciz ve tecavüz, olumsuz cinsel deneyimler, hamile kalma korkusu, bedeninden utanma, kendini beğenmeme, depresyon, aşırı stres, eşine yada tüm erkeklere karşı duyulan öfke, cinsel doyum ve orgazm yaşamama, psikolojik faktörlerden bazılarıdır.

Cinsel sorunlar evlilik sorunlarına bağlı olabileceği gibi evlilik sorunları da cinsel sorunlara bağlı olabilmektedir. Eşler arasındaki çatışmalar, iletişimsizlik, beklentilerin ifade edilememesi,  karşılanmaması isteksizliğe neden olur çünkü,  bir kadının beklentileri eşi tarafından karşılanmadığında; kadın eşine saygı duymaz ve saygı duymadığı bir erkeğe karşı cinsel istek hissetmez. Oysaki erkek eşiyle yeteri kadar ilgilendiğinde kadın sevildiğini ve değerli olduğunu hisseder, özgürleşir, cinsel arzuları da açığa çıkar. Cinsel istek kadının beyninde başlar, vücudunda devam eder. Dolayısıyla sorunu sadece kadının değil, çiftin sorunu olarak görerek yaklaşmak, erkeğe de sorumluluk vermek gerekir.

Tedavide öncelikle fiziksel faktörlerin ekarte edilmesi için doktor kontrolünden geçmek, gerekiyorsa tıbbi yardım almak gerekmektedir. Ardından, psikolojik ve sosyo- kültürel nedenler üzerinde çalışmak için cinsel terapi süreci başlar. Cinsel terapi ile cinsel isteksizliğin üstesinden gelmek mümkündür. Cinsel terapide amaç, kadının cinsel  isteğini engelleyen unsurların bulunup ortadan kaldırılması, cinsel iletişimin artırılıp gizli kalmış arzu ve fantezilerin uyandırılmasıdır. Yeni cinsel tekniklerle tanışmak, yeni yöntemler keşfederek kendi bedenini, cinsel organlarını ve tepkilerini tanımak için aşk oyunları ile yeni keşifleri yapmak cinsel terapideki diğer tekniklerdir.  Unutmamak gerekir ki,  sorunu  sadece kadının değil, çiftin sorunu olarak görerek yaklaşmak, erkeğe de sorumluluk vermek, erkeğin de desteğini almak çok önemlidir.

Özge GÖKHAN – KIR